İnsanlar her zaman inanmak istediklerine inanırlar. Kimseyi inancı ya da inançsızlığı yüzünden suçlayamazsınız. İnsanın bilgisi çok kısıtlı ve aslında hiç birşeyi bilmezken farklı görüşleri hor görmeye ve hakaret etmeye de hakkınız yoktur. Ancak insanları inançları yüzünden aşağılayan ve hakaret eden bazı kimseler hayatları boyunca 3 maymunu oynadıkları için, inanmadıkları inanç sistemini oturup araştırmaya bile layık görmedikleri ve “herşeyin doğrusunu nasılsa ben bilirim” diyebilecek kadar kibirli bir kişilik yapısına sahip olduklarından gerçekleri hiç bir zaman göremez; Allah’ın tabiri ile kör ve mühürlü olarak bu dünyada vakit geçirip giderler. İnançsızlıkları aslında onların kendi akıllarınca geliştirdikleri bir savunma mekanizmasıdır. Eğer insan topyekün reddeder ise akıllarınca dinin getireceği sorumluluk altına girmezler, bu sayede de dünyaya bir kere geldim dilediğimi yaparım felsefelerine sarılmış olurlar. Kuran’da da denildiği gibi “Senin dinin sana benim dinim banadır” o yüzden kimsenin dinine karışılmaz ancak bu başkalarının inancına hakarete vardığında, kendinden başkasına yaşama hakkı vermeyen, inançlarına hakaret edenlere cevaben bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum. Herşeyden önce bu kişilerin bilmesi gerekir ki İslam dini evrime karşı değildir, tam tersi okuyup düşünenler için evrime kanıt olacak birçok ayet vardır. Aslında bu ayetler de Kuran’ın mucizelerindendir ve ilahi dinler arasında da evrime gerçek anlamda tek destek veren din, İslamdır. Ancak evrim genelde ateistlerin savunma mekanizması olduğu için İslama inananlar da eski tefsirlerde bahsedilmeyen bu teoriye topyekün karşı çıkarlar. Oysa ki Allah’ın isimlerinden El-Bari’nin tanımı bile evrime işaret etmektedir. Araplar bu ismi ingilizceye “The Evolver” (geliştiren, evrimleştiren) olarak çevirmişlerdir. Yine Allah’ın isimlerinden olan El-Musavvir ise “Şekil ve suret veren” demektir.
Ancak ateistler evrimi tesadüflere bağlarlar. Bu da doğal olarak beraberinde birçok mantıksızlık ve cevaplanamaz sorular getirmektedir. Evrimci Prof.Ali Demirsoy evrimin olasılıksızlığını şu şekilde tanımlamaktadır: “Sitokrom-C’nin belirli amino asit dizilimini sağlamak, bir maymunun daktiloda rastgele tuşlara basarak hiç yanlış yapmadan bütün insanlığın tarihini yazma olasılığı kadar azdır.” Dikkatinizi çekerim burada bahsedilen sadece bir enzimdir, tek hücreli bir canlı dahi değil. Kaldı ki bu tek hücreli canlıların bir araya gelmesi düşünen akıllı kusursuz organizmaları oluşturmalarının olasılıksızlığını varın siz düşünün. Ancak bunu bilmesine rağmen Ali Demirsoy demiştir ki “Bu sıfıra yakın olasılık ancak tüm evrende bir kere olmuş olabilir ya da arkasında doğa üstü güçler vardır ancak ikinci tanımı kabul etmek bilime karşı olacağından birincisini irdelemek gerekir.” Gördüğünüz gibi düşünen ve gören gözler için sadece bilim yolu ile de Allah’ın varlığını görmek mümkünken önyargı ile hareket edenler topyekün reddetme yolunu seçmektedir. Kuran işte bu şekilde körü körüne reddeden insanlar için “onların kalpleri ve gözleri mühürlüdür” tabirini kullanır. Bu tip insanlar için Albert Einstein ise “insanlardaki önyargıyı kırmak atomu parçalamaktan zordur” demiştir.
İslam’da evrimi reddedenlere gelince Allah’ın Hz.Adem’i balçıktan yaratması ve ona şekil vermesi demek illaki çamurdan heykel yapar gibi yaratması mı anlamına gelmelidir? Evrim teorisine göre de hayat su kenarlarında balçıktan başlamıştır ve kademeli bir şekilde gelişmiştir. Birçok ayet de aslında buna işaret etmektedir:
“Ve O sizi halden hale geçirerek yaratmıştır” Nuh Suresi(71)/ 14. ayet
“De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır.” Gerçekten Allah her şeye kadirdir. “ Ankebut 29/20.ayet
Bu ayette düşünülmesi gereken şudur eğer Allah tüm canlıları bir anda yaratmış ise yeryüzünde gezip dolaşarak Allah’ın ilk baştan nasıl yarattığı nasıl anlaşılır ki?
“Allah nezdinde İsa’nın durumu (yaradılış bakımından), Adem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona “Ol!” dedi ve oluverdi.” Ali İmran (3)/ 59. ayet
Biliyoruz ki Hz. İsa’nın bir annesi vardı, o vakit neden Hz.Adem’in yaratılması ile yaratılışı bir tutulmuştur?
“O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şânını yüceltmektedirler. O, gâlib olan, her şeyi hikmeti uyarınca yapandır.” Haşr(59)/24.
“Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” İnfitar(82) /6–8.ayetler
“Onları biz yarattık ve mafsallarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz vakit de kılıklarını değiştiririz.” İnsan(76) / 28
Bir diğer düşündürücü ayet ise Bakara(2) / 30.ayettir:
“Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben, yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi (halife) kılacaksın? Biz Seni, övgüyle tesbih ve Seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki Ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.”
Gaybı Allah’dan başkası bilemezken melekler nasıl olur da halife kılınacak olan insanın daha yaratılmadan kan dökeceğini bilmektedir? Yoksa Hz.Adem’den önce insana işaret eden ve kan döken başka varlıklar mı vardır? Buna bazı tefsirlerde yeryüzünde insandan önce cinler yaşadığı için Melekler bu şekilde düşünmüştür denilmişse de Allah, babasının işlediği suçtan çocuğu bile sorumlu tutmazken melekler tamamen yaratılışı farklı olan cinlerle insanları bir tutup kıyaslamış olabilirler mi? Bu yüzden bence bu ayet aslında o devirde varolan bir evrim yaratığı olan insansı varlıkları Allah’ın yönlendirmesi ile yeryüzünün halifesi kılmasına işaret eden önemli bir ayettir. Yukarıda geçen diğer ayetlerde de Allah’ın bilinçli bir şekilde insana şekil vermek sureti ile yaratıldığından bahsetmektedir. Elbetteki burada bahsi geçen evrim teorisi darwinist evrimden çok uzak tesadüflere dayanan değil bilinçli bir şekilde Allah’ın geliştirmesi ile gerçekleşen evrimdir.
Ancak biliyorum ki ne kadar ayetler sunsak da evrimi savunan ateistler hep İslam’ın cahil insanlar tarafından uygulanışına bakarak tarafsız bir şekilde incelemek, araştırmak ve inanmak istemedikleri sürece önyargılarını hiç bir zaman kıramayacak ve mühürlü gözler bir türlü gerçekleri görmek istemeyecektir, İnşaAllah birgün önyargılarını bir kenara bırakıp gerçekten tarafsız bir şekilde araştırmaya girişirler. İslam hiç bir zaman bilime aykırı olmamasına rağmen bir yaratıcının bilime aykırı olduğunu düşünenlerin aslında kendileri ile tezata düşecekleri ve hiçbir zaman yanıtlayamayacakları önemli bir nokta vardır. Hiçbir zaman 0 eşittir 1 olamaz! Enerjinin korunumu kanuna göre enerji yoktan var edilemez ve tamamen yok edilemez sadece bir şekilden diğerine dönüşür. O vakit hiç mi düşünmezsiniz Bigbang teorisinde bu büyük patlamayı oluşturan gaz bulutları nasıl olmuşda yokluktan var olmuştur. Gazlar boşluk içerisinde sıkışmaz genleşirken nasıl olmuş da bu muazzam uçsuz bucaksız evreni ortaya çıkaracak bir enerji ile sıkışarak patlamışlardır. Onlara bu sonsuz enerjinin ortaya çıkmasını sağlayan muazzam güç nedir?